reklam
reklam
DOLAR 39,7741 % 0.02
EURO 46,7641 % 0.74
STERLIN 54,8176 % 0.86
FRANG 49,7612 % 0.69
ALTIN 4.263,31 % 0,07
BITCOIN 107.313,37 -0.023
reklam

‘Çocukla güvene dayalı bir bağ ve ilişki kurulmalı’

Yayınlanma Tarihi : Google News
‘Çocukla güvene dayalı bir bağ ve ilişki kurulmalı’
reklam

İSTANBUL, – MADDE bağımlılığı ile mücadelenin sadece bireysel değil, toplumsal da olması gerektiğinin altını çizen İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Ensari, bağımlılıkla mücadelede öncelikle bağımlılıktan korunmaya yönelik toplumda bilinç yaratılması gerektiğini söyledi. Madde bağımlılığı ile mücadelede ailenin alması gereken önlemlere dikkat çeken Prof. Dr. Ensari, “Ailelerin çocukları yetiştirirken güvene dayalı bir bağ ve ilişki kurarak; ilerde hayır diyebilecek özgüvene sahip bireylerin yetişmesine özen göstermesi gerekir. Çocukluktan itibaren kendilerini ifade etmelerine ve duygularını paylaşabilmelerine imkân sağlanmalıdır. Ailelerin çocuklarının davranışlarındaki değişiklikleri takip edebilmeleri ve arkadaş çevrelerini tanıması çok önemlidir” dedi.

İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Ensari, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada madde bağımlılığı ile mücadelede yapılması gerekenlere ilişkin değerlendirmede bulundu.

Prof. Dr. Hülya Ensari, “Bağımlılık, bir nesneye, maddeye veya davranışa karşı kişinin kontrolünü kaybedecek düzeyde güçlü istek duyması, onu tekrarlayıcı biçimde kullanması ya da gerçekleştirmesi ve bu durumun kişisel, sosyal ve mesleki yaşamını olumsuz etkilemesi olarak tanımlanır” diye konuştu.

BAĞIMLILIĞIN PEK ÇOK ÇEŞİDİ VAR

Bağımlılığın kimyasal bir maddenin kullanımına bağlı gelişebileceğini belirten Prof. Dr. Ensari, “Tütün ve türevleri bağımlılığı, alkol bağımlılığı, amfetamin, kokain, metamfetamin gibi uyarıcı madde bağımlılığı; eroin, morfin, esrar gibi uyuşturucu madde bağımlılığı şeklinde olabilir. Veya tiner, bali gibi uçucu madde; kannabinoid (bonzai) gibi sentetik madde bağımlılığı, benzodiazepinler gibi de yatıştırıcı hipnotik madde bağımlılığı şeklinde de görülebilir. Bir de davranışsal bağımlılıklar var olup; bunlar arasında da kumar bağımlılığı, oyun bağımlılığı, internet ve sosyal medya bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, cinsel davranış bağımlılığı yer almaktadır” ifadelerini kullandı.

MADDE KULLANIM BOZUKLUĞUNDA BELİRTİLERE DİKKAT

Madde bağımlılığının kriterleri olduğunu belirten Prof. Dr. Hülya Ensari, DSM-5 (Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Tanı ve İstatistik El Kitabı,5.baskı) kriterlerine göre madde bağımlılığının ‘madde kullanım bozukluğu’ olarak tanımlandığını söyledi.

Prof. Dr. Hülya Ensari, madde kullanım bozukluğunda aşağıdaki belirtilerden en az iki tanesinin bir yıllık dönmede eş zamanlı görülmesi gerektiğini kaydederek bunları şöyle sıraladı:

-Maddenin genellikle planlanandan daha uzun süre veya daha fazla miktarda kullanılması,

-Bırakmak veya kontrol altına almak için sürekli bir istek ya da başarısız girişimlerin olması,

-Maddeyi elde etmek, kullanmak ya da etkisinden kurtulmak için çok zaman harcanması,

-Madde kullanımı için güçlü bir istek (craving) veya dürtü duyulması,

-Madde kesilince yoksunluk belirtileri yaşanması,

-Yoksunluğu önlemek için madde tekrar tekrar kullanılması,

-Aynı etkiyi sağlamak için daha fazla madde alma ihtiyacı doğması, tolerans gelişmesi,

-Maddenin kullanımına bağlı fiziksel veya psikolojik sorunlar yaşamasına rağmen madde kullanımına devam edilmesi,

-Sosyal, mesleki işlevsellikte belirgin bozulma olması.

‘BAĞIMLILIK BÜTÜNCÜL BİR YAKLAŞIMLA TEDAVİ EDİLMELİDİR’

Bağımlılığın günümüzde nörobiyolojik bir beyin hastalığı olarak tanımlandığını ve bütüncül bir yaklaşımla tedavi edilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Ensari, şunları söyledi:

“Tüm bağımlılıklardaki ortak özellik, kişinin fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda yaşamında ciddi zarar görmesine rağmen, madde kullanımını durduramaz ve tüm zararlara rağmen madde kullanmayı sürdürmesidir. Bağımlılık bugün artık genetik, psikososyal ve çevresel faktörlerden etkilenen; beynin özellikle prefrontal kortex ve ödül sistemi ile ilgili değişim gösterdiği bir nörobiyolojik beyin hastalığı olarak tanımlanmaktadır. Bağımlılık sadece fiziksel değil, çevresel ve davranışsal süreçlerin de bir arada işlediği karmaşık bir durum olarak karşımıza çıkması nedeniyle tedavisi de tıbbi, psikolojik, davranışsal ve psikososyal birçok müdahaleyi içeren bütüncül bir yaklaşım gerektirir.”

‘TOPLUMSAL BİLİNÇ OLUŞTURULMALI’

Bağımlılıkla mücadelenin sadece bireysel değil, toplumsal da olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ensari, “Madde bağımlılığı dahil olmak üzere tüm bağımlılıkların tedavi edilebilir bir beyin hastalığı olduğunu kabul edip; bu hastalığın sadece bireysel değil ailevi, sosyal, ekonomik ve suça meyil gibi toplumsal birçok olumsuz sonucu da getirmesi nedeniyle topyekûn bir toplumsal bağımlılıkla mücadele gereklidir. Bağımlılıkla mücadelede öncelikle bağımlılıktan korunmaya yönelik toplumda bilinç yaratılması gerekir” uyarısında bulundu.

‘ÇOCUKLA GÜVENE DAYALI BİR BAĞ VE İLİŞKİ KURULMALI’

Madde bağımlılığı ile mücadelede ailenin alması gereken önlemlere dikkat çeken Prof. Dr. Ensari, “Ailelerin çocukları yetiştirirken güvene dayalı bir bağ ve ilişki kurarak; ilerde hayır diyebilecek özgüvene sahip bireylerin yetişmesine özen göstermesi gerekir. Çocukluktan itibaren kendilerini ifade etmelerine ve duygularını paylaşabilmelerine imkân sağlanmalıdır. Ailelerin çocuklarının davranışlarındaki değişiklikleri takip edebilmeleri ve arkadaş çevrelerini tanıması çok önemlidir” dedi.

Okullarda, öğrencilere stres yönetimi konusunda rehberlik verilmesi, sosyal etkinliklere ve spor faaliyetlerine katılım özendirilmesi, erken davranışsal veya iletişim sorunları halinde rehber öğretmenler tarafından aile ile iletişim sağlanarak erken destek almalarının sağlanması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Hülya Ensari, “Medya iletişim kanalları aracılığı ile bağımlılığın her türünü özendirici içeriklerin paylaşımından kaçınılmalı; bağımlılığı önleyici yayınlar yapılması özendirilmelidir. Yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları iş birliği içinde bağımlılıkla mücadele kampanyaları düzenlemelidir” diye konuştu.

BAĞIMLI OLMA, ÖZGÜR OL

Prof. Dr. Hülya Ensari, sözlerini şöyle tamamladı:

“Toplumda önleyici faaliyetlerin yanı sıra bağımlılığın tedavi edilebilir bir hastalık olduğu bilincinin yaygınlaştırılması, bağımlılık tedavisi için ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı bulunan en yakın sağlık kuruluşundan danışmanlık ve destek alabilecekleri, Sağlık Bakanlığı Alo 191 uyuşturucu ile mücadele danışma ve destek hattına 7 gün 24 saat ücretsiz, bilgilerin gizli tutularak destek alabilecekleri, yine Yeşilay ve YEDAM gibi merkezlere başvurabilecekleri duyurulmalıdır. Bu amaçla, her yıl Birleşmiş Milletler tarafından 26 Haziran “Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” olarak tüm dünyada madde bağımlılığına karşı toplumsal bilinci arttırmayı hedefleyen bir gün olarak kutlanmaktadır. Gelin biz de hep beraber bugün, ‘Bağımlı Olma, Özgür Ol’ diyelim.”

reklam

YORUM YAP